YARGIÇ VE CUMHURİYET SAVCILARININ
İNSAN HAKLARI KONUSUNDAKİ EĞİTİMİ
Tarık FIRAT
Sason Cumhuriyet Savcısı
Giriş
Çağdaş liberal devletlerin omurgasını oluşturan erkler ayrılığı ve erklerin denkliği ilkeleri, devletin temel işlevleri olan yasama, yürütme ve yargının karşılıklı ilişkisini anlatır. Bu çerçevede yargı, yürütme ve yasamanın hukuksal sınırlar içerisinde kalması açısından denetleyici rol oynar. Yasanın ve hukukun koruduğu her türlü hakkın çiğnendiği savı, yargı önünde dillendirilebilecek ve yargı, adaleti yerine getirecektir.
Uluslararası alanda insan haklarına ilişkin düzenlemeler, Türkiye’nin bu düzenlemelere taraf olmasıyla iç hukukun bir parçası haline gelmekte ve hatta normlar hiyerarşisinde üstün norm halini almakta ve bu hak kategorilerinin çiğnenmesi anlamındaki eylem ve işlemler de, böylece yargının denetimi alanına girmektedir. 7 Mayıs 2004 tarihli ve 5170 sayılı Yasa ile 1982 Anayasasının 90’ıncı maddesine eklenen, yöntemine göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı şeklindeki cümle karşısında, artık insan hakları alanında uluslararası düzenlemeyle çatışan bir yasa kuralını uygulama olanağı kalmamıştır. Uyuşmazlık durumunda, ülkemizin taraf olduğu bütün insan hakları sözleşmeleri, yargı yerleri ve yönetsel makamlar tarafından kendiliğinden uygulanacaktır. Doğal olarak, bu nitelikteki bir uluslararası antlaşma, yalnızca yasal bir düzenlemeyle çatışma halinde değil, örneğin bir yasa gücünde kararname veya yönetsel bir düzenleme ile uyuşmazlık durumunda da uygulanacaktır. Uyuşmazlığın çözümünde, sadece uluslararası antlaşma metni değil, uluslararası antlaşmanın öngördüğü denetim organının kararları da dikkate alınacaktır. Uluslararası antlaşmanın iç hukukta uygulanması için, ülkemiz tarafından imzalanıp onaylanmış olması yeterlidir; antlaşmanın uygulanması için ayrıca bir yasal ya da yönetsel düzenlemenin olması gerekmemektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[1]<!--[endif]-->
Ülkemizin özellikle Avrupa Birliği ile bütünleşme çabaları kapsamında, taraf olduğu insan haklarına ilişkin uluslararası düzenlemeler konuyu daha da güncel duruma getirmektedir. Yukarıda anılan anayasal değişikliğe kadar, insan haklarına ilişkin ulusal hukuk kurallarının, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere üstün olduğu şeklindeki görüşün ve bu görüşün yansıdığı yargısal uygulamanın, ülkemizin içinde bulunduğu uluslararası koşullar ve sözünü ettiğimiz anayasal değişiklik doğrultusunda değişmesi gerekliliği karşısında, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının bu konudaki eğitimleri yakıcı bir ihtiyaç olarak kendini hissettirmiştir. Ülkemizin taraf olduğu insan haklarına ilişkin bir uluslararası antlaşmanın, dava taraflarınca öne sürülmese bile, davaya bakan yargısal makam tarafından, ilgili olduğu oranda, kendiliğinden uygulanması gerekliliği, bu antlaşmanın ve bu antlaşmaya ilişkin denetim organlarınca verilmiş kararların bilinmesini gerekli kılmaktadır. Ancak, uygulamada, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına yönelik eğitim çalışmalarının ve dolayısıyla anılanların ilgisinin, çoğunlukla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile sınırlı kaldığı, Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin diğer uluslararası antlaşmaların ise pek irdelenmediği gözlenmektedir. Oysa, uluslararası hukuk ve iç hukuk bağlamında bu antlaşmalar arasında bir derece farkı gözetmek mümkün değildir; aksi yöndeki tutum insan haklarının bölünemezliğine aykırı olacaktır.
Bu çerçevede, Türkiye’nin onayladığı insan haklarına ilişkin sözleşmeleri saymak gerekirse, bunlar: Irk Ayrımcılığının Tüm Biçimlerinin Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi; Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi; Ekonomik, Sosyal, ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi; Kadınlar Hakkında Tüm Ayrımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi; İşkenceye ve Başka Zalimce, İnsanlıkdışı ya da Onur Kırıcı Ceza ya da Davranışlara Karşı Sözleşme; Çocuk Hakları Sözleşmesi; Zorla Çalışma Sözleşmesi; Sendika Özgürlüğü ve Sendika Hakkının Korunması Sözleşmesi; Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi; Ücret Eşitliği Sözleşmesi; Zorla Çalışmanın Kaldırılması Sözleşmesi; Ayrımcılık Sözleşmesi (İstihdam ve Meslek); Asgari Yaş Sözleşmesi; Çocukların Çalışmasının En Kötü Biçimlerinin Kaldırılması ve Yasaklanması Sözleşmesi; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine Ek 1 Sayılı Protokol; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine Ek 6 Sayılı Protokol; Avrupa Sosyal Şartı; Sosyal Güvenlik Avrupa Kodu ve Sosyal Güvenlik Avrupa Sözleşmesidir.<!--[if !supportFootnotes]-->[2]<!--[endif]-->
Bu sözleşmelerin tümünün iç hukukta eşit şekilde uygulanma yetenekleri vardır ve bu durum sözleşmeleri uygulayacak makamlardan biri olan ulusal yargısal makamların bu sözleşmeleri ve denetim organlarının kararlarını çok iyi bilmelerini gerekli kılmaktadır. İnsan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmaları, ulusal yönetsel makamlar da, elbette, uygulayacaklardır ancak bu türden yönetsel eylem ve işlemlerin de, Anayasanın 125’inci maddesi uyarınca yargısal denetime tabi olduğu anımsanırsa, yargının bu konudaki yeri ve önemi daha belirgin hale gelecektir. Bu durum, yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, insan hakları eğitiminin diğer hedef kitleleri arasında özellikli bir konuma getirmektedir. Bu kapsamda, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına yönelik eğitim çalışmalarını, Türkiye’nin onayladığı bütün insan hakları sözleşmelerini içerir şekilde tasarlamak bir zorunluluktur.
Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, insan hakları konusundaki eğitimine ilişkin Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı/Teşkilatı ve Avrupa Birliği belgeleri, çalışmanın ilk bölümünde irdelenmektedir. Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının adaylık dönemi eğitimi, Türk Adalet Akademisi tarafından; atandıktan sonraki eğitimleri ise Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından verildiğinden, anılan kurumların söz konusu alandaki etkinlikleri de, ikinci bölümde, yasal dayanakları ile birlikte ele alınmaktadır.
BİRİNCİ BÖLÜM
Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının insan hakları eğitiminin uluslararası dayanakları
Bu bölümde, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, insan hakları konusundaki eğitimine ilişkin Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı/Teşkilatı ve Avrupa Birliği belgeleri ele alınmaktadır. Bunlardan sadece bir tanesi sözleşme niteliğinde olup; diğerleri bildirge, ilke, karar, tavsiye ve belge niteliğindedir.
1. Birleşmiş Milletler Belgeleri
1.1. İşkence ve Başka Zalimce; İnsanlık Dışı Yada Onur Kırıcı Ceza Yada İşlemlere Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi
Sözleşme, 10 Aralık 1984 tarihinde kabul edilmiş ve 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiştir.<!--[if !supportFootnotes]-->[3]<!--[endif]--> İşkenceye Karşı Sözleşmeyi, 25 Ocak 1988 tarihinde imzalayan Türkiye, 3441 sayılı ve 21 Nisan 1988 tarihli yasayla onaylanmasını uygun bulmuştur. Bakanlar Kurulu’nun 88/13023 sayılı ve 16 Haziran 1988 tarihli kararıyla onaylanan sözleşme, 10 Ağustos 1988 tarihinden başlayarak iç hukukta bağlayıcılık kazanmıştır. Türkiye, 1 Eylül 1988 tarihinde, İşkenceye Karşı Komite’nin bireysel ve devletten devlete yakınmaları inceleme konularındaki yetkisini de tanımıştır.<!--[if !supportFootnotes]-->[4]<!--[endif]-->
Sözleşmenin 10’uncu maddesine göre, her taraf devlet, işkencenin yasaklanmasına ilişkin eğitim ve bilginin yasa uygulayıcı personel, sivil veya askeri, tıbbi personel, kamu görevlileri ve herhangi bir şekilde tutuklanan, gözaltına alınan veya hapsedilen herhangi bir kişinin tutuklanması, sorgulanması veya işlemiyle ilgilenebilecek diğer kişilerin eğitim programına dahil edilmesini sağlayacaktır.<!--[if !supportFootnotes]-->[5]<!--[endif]--> Ayrıca, 10’uncu maddenin 2’nci fıkrasına göre, taraf devletler, işkence yasağını, bu gibi kişilerin ödev ve görevleri ile ilgili olarak yayımlanmış kural ya da yönergelere koyacaktır.<!--[if !supportFootnotes]-->[6]<!--[endif]-->
1.2. İşkence ve Başka Zalimce; İnsanlık Dışı Yada Onur Kırıcı Ceza Yada İşlemlere Karşı Tüm Kişilerin Korunması Bildirgesi
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 9 Aralık 1975 tarihinde ve 3452 [XXX] sayılı kararla kabul edilen Bildirgenin 5’inci maddesine göre, yasaların uygulanmasıyla görevli personelin ve özgürlüklerinden yoksun kişilerin sorumluluğunu üstlenebilen, kamu yönetiminin öteki görevlilerinin yetiştirilmesinde, işkencenin ve başka zalimce, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da davranışların yasaklanmasının tümüyle göz önünde bulundurulmasına dikkat etmek gerekir. Bu yasaklamanın aynı zamanda, söz konusu kişilerin korunmasına (saklanmasına, gözetimde tutulmasına) ya da bakımına (tedavisine) müdahale etmeye çağrılabilecek olanların yükümlülük ve görevleriyle ilgili olarak yayımlanan genel kurallarda ya da genelgelerde de uygun biçimde yer alması gerekir.<!--[if !supportFootnotes]-->[7]<!--[endif]-->
1.3. Bireylerin, Grupların ve Toplum Organlarının Evrensel Olarak Tanınmış İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerini Geliştirme ve Koruma Hakkı ve Sorumluluğu Bildirgesi
9 Aralık 1998’de kabul edilen Bildirge’nin 14’üncü maddesinde, devletin; yasal, yargısal, yönetsel ya da başka planlarda, yargılama yetkisi içinde bulunan tüm kişilerin kişisel ve siyasal hakları ile ekonomik, sosyal ve kültürel hakları konusunda daha iyi bilinçlenmeleri amacıyla önlemler alma yükümlülüğü bulunduğu ön görülmüştür. Bu önlemler, özellikle insan haklarıyla ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat ve temel belgelerin yayınlanması ile onaylanan sözleşmelere ilişkin olarak hazırlanan dönemsel raporlara ve denetim organlarının raporlarına ulaşılmasını sağlamaktır.<!--[if !supportFootnotes]-->[8]<!--[endif]-->
1.4. Yasaların uygulanmasından sorumlu olanlarca güce başvurulması ve ateşli silahlar kullanılmasına ilişkin temel ilkeler
27 Ağustos-7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana’da toplanan Suçların Önlenmesi ve Suçluların Islahı Üzerine Sekizinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilen ve yasalarla kendilerine, gerektiğinde güç ve ateşli silah kullanma yetkisi verilmiş kamu görevlilerinin güç ve silah kullanma yetkisinin koşullarını düzenleyen ilkelerin başlangıç bölümünün son paragrafında, kanun adamlarının görevlerini düzenleyip geliştirme işini yerine getirirken üye devletlere yardımcı olması için formüle edilen temel ilkelerin, ulusal mevzuatın çıkarılması ve uygulanması sırasında hükümetlerce dikkate alınacağı ve ilkelere uyulacağı; ilkelerin, kanun adamları ile yargıçlar, Cumhuriyet savcıları, avukatlar, yürütme ve yasama organı üyeleri gibi kişilerin ve kamuoyunun dikkatine sunulacağı belirtilmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[9]<!--[endif]-->
1.5. Savcıların rolüne uygulanabilen yönlendirici ilkeler
27 Ağustos-7 Eylül 1990 tarihleri arasındaki Birleşmiş Milletler Konferansı’nda kabul edilen ve savcıların cezai kovuşturmalarda etkililiğini, yansızlığını ve adil olmalarını sağlamak ve geliştirmek konusunda üye devletlere yardımcı olmak için hazırlanmış olan ilkelere, hükümetlerce ulusal mevzuat ve uygulaması çerçevesinde saygı gösterilecek ve ilkeler göz önünde bulundurulacaktır. İlkeler, savcılar ve yargıçlar, avukatlar, yürütme ve yasama organlarının üyeleri (bakanlar ve milletvekilleri) ve tüm halk gibi başka kişilerin de dikkatine (bilgisine) sunulacaktır. Yönlendirici ilkeler, savcılar göz önüne alınarak formüle edilmiştir ancak gerektiğinde, özel koşullar için atanan soruşturmacılara da uygulanacaktır.<!--[if !supportFootnotes]-->[10]<!--[endif]-->
1.6. Kadınlara Karşı Şiddetin Kaldırılmasına İlişkin Bildirge
Birleşmiş Milletler’in 20 Aralık 1993 tarih ve 44/104 sayılı kararı ile kabul edilen bildirgenin 4’üncü maddesinin (i) bendine göre, devletler, kadınlara karşı şiddeti önlemeye yönelik politikaları uygulamakla, gerekli soruşturmaları yapmakla ve suçluları cezalandırmakla görevli memurların ve cezalandırma birimleri (hizmetleri) görevlilerinin, kadınların gereksinmelerine karşı duyarlık kazanmalarına özgü bir eğitim almalarına dikkat edeceklerdir (gözeteceklerdir).<!--[if !supportFootnotes]-->[11]<!--[endif]-->
2. Avrupa Konseyi belgeleri
2.1. İnsan Hakları Komiseri Kararı
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri hakkında (99)50 sayılı karar, Bakanlar Komitesi tarafından 7 Mayıs 1999 tarihinde Budapeşte’de yapılan 104’üncü oturumda kabul edilmiştir.
Komiserlik makamı, Avrupa Konseyinin insan hakları metin ve kurumlarından kaynaklanan insan hakları eğitiminden, bu konudaki bilinçlendirme çalışmalarından ve onlara saygı duyulmasından sorumlu olacak olan, yargı yetkisi olmayan bir kurum olarak tanımlanmıştır.
Komiser, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi’nin başka insan hakları metinleri çerçevesinde kurulmuş olan denetim kurumlarının yetki alanını dikkate alacak ve bu kurumların işlevlerinden farklı işlevler yerine getirecektir. Komiserin bireysel başvuru kabul etme yetkisi yoktur.
Komiser, üye devletlerde insan hakları konusundaki eğitimi ve bilinçlendirme çalışmalarını teşvik edecek ve üye devletlerde insan haklarına gerçekten saygı duyulmasının ve vatandaşların bu hakları tam olarak kullanabilmelerinin teşvik edilmesine katkıda bulunacaktır. İnsan haklarının korunması ve insan hakları ihlallerinin engellenmesi konusunda danışmanlık ve bilgi sağlayacaktır. Komiser, kamu ile olan iletişiminde, mümkün olduğunca üye ülkelerdeki “insan hakları” yapılarını kullanacak ve onlarla işbirliği yapacaktır. Bu tür yapıların mevcut olmadığı ülkelerde bunların kurulmasını teşvik edecektir.
Üye devletlerin hukukunda veya uygulamalarında Avrupa Konseyi insan hakları kurumlarının öngördüğü insan haklarına saygı konusunda yetersizlikler olduğu takdirde bunları tespit edecek, üye devletlerin bu standartları uygulamalarını teşvik edecek ve devletlerin onayı ile bu yetersizliklerin giderilmesinde onlara yardımcı olacaktır.<!--[if !supportFootnotes]-->[12]<!--[endif]-->
2.2. İnsan Hakları Öğretimi Kararı
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 25 Ekim 1978 tarih ve 78 (41) sayılı İnsan Hakları Öğretimi Kararına göre, Bakanlar Komitesi, üye devletlerin hükümetlerine, kamu görevinin sivil ve asker üyelerinin (sivil ve askeri kamu görevlilerinin) yetiştirilmesi çerçevesinde insan haklarına saygı ve bununla ilgili koruma mekanizmaları konusunda uygun bir öğretimi geliştirmelerini tavsiye etmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[13]<!--[endif]-->
2.3. Avrupa Bakanlar Konferansı kararları
İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunması Avrupa Sözleşmesi’nin 50’nci yıldönümü dolayısıyla 4 Kasım 2000 tarihinde sözleşmenin kabul edildiği Roma’da toplanan İnsan Hakları Konusunda Avrupa Bakanlar Konferansı , kabul ettiği iki kararda insan hakları eğitimine değinmiştir.
1 sayılı “İnsan Haklarının Kurumsal ve İşlevsel Korunmasının Ulusal ve Avrupa Düzeylerinde Uygulamaya Konulması Kararı”nda, üye devletlerden, sözleşmenin ve Mahkeme kararlarının çevrilerek, yargı organları başta olmak üzere ulusal yetkililere dağıtılmasını ve erişilebilir olmasını sağlamalarını istemiştir. Bunun dışında, üye devletlerden, sözleşme ve mahkeme kararları ile sınırlı olmaksızın ancak bu belgelerin altını çizerek, polisler ile cezaevleri görevli ve yöneticileri başta olmak üzere tüm yasa uygulayıcılarına yönelik insan hakları eğitimi programları başlatmalarını ya da başlatılmışsa güçlendirmelerini de istemiştir.
Konferansta kabul edilen 2 sayılı “İnsan Haklarına Saygı, Avrupa’da Demokratik İstikrarın ve Uyumun Kilit Etkeni: Güncel Sorunlar Kararı”, insan hakları eğitiminin özellikle hukuk ya da hukukçuluk meslekleri için taşıdığı önemin altını çizerek, hükümet dışı örgütlerin sivil toplumda insan haklarına duyarlılık kazandırmada oynadıkları önemli role değinmiş ve üye devletlerden, toplumun tüm kesimlerinde, özellikle hukuk mesleklerinde insan hakları eğitimini geliştiren ve özendiren tüm uygun önlemleri almalarını istemiştir.<!--[if !supportFootnotes]-->[14]<!--[endif]-->
2.4. Avrupa Cezaevi Kuralları Tavsiyesi
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 12 Şubat 1987 tarih ve R(87) 3 sayılı kararı ile kabul edilmiş olan tavsiye kurallarının, “Personel” başlıklı 3’üncü bölümü içerisinde yer alan 55/4’üncü maddesine göre, tüm personelin eğitim programlarında Avrupa Cezaevi Kuralları gerekleri ve uygulaması ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine yer verilmesi öngörülmüştür.<!--[if !supportFootnotes]-->[15]<!--[endif]-->
2.5.Yargıçların Bağımsızlığı, Etkililiği ve Rolü Tavsiyesi
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 13 Ekim 1994 tarihli ve R(94) 12 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Tavsiye kararının 5’inci ilkesinde, yargıçların görevlerini etkili ve uygun biçimde yerine getirmeleri için zorunlu olan her türlü eğitimi izlemeleri gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda, “Avrupa Konseyi Statüsünün 15.b maddesi gereğince, (…) üye devletlerin hükümetlerine, bireysel olarak yargıçların ve yargıçlık mesleğinin geliştirilmesi için gerekli olan tüm önlemleri almaları ya da güçlendirilmesi ve özellikle tavsiye ilkelerinin uygulanarak, yargıçların bağımsızlığını ve etkililiğini iyileştirmeleri tavsiye” edilmiştir.<!--[if !supportFootnotes]-->[16]<!--[endif]-->
3. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı/Teşkilatı belgeleri
3.1. AGİK/AGİT’in İnsancıl Boyut Konferansı Kopenhag Toplantı Belgesi
Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na katılan devletlerin temsilcileri, (…) AGİK’in izlenmesi çerçevesinde yapılan Viyana Toplantısı Kapanış Belgesinde yer alan AGİK’in insancıl boyutu konusundaki Konferansa ilişkin kurallar gereğince 5-29 Haziran 1990 tarihleri arasında Kopenhag’da toplanarak, 29 Haziran 1990 tarihinde belgeyi kabul etmişlerdir. Belgenin, 16/4’üncü maddesine göre, katılan devletler, “işkencenin yasaklanması konusunda eğitim ve bilginin, sivil ya da askeri, yasaların uygulanmasından sorumlu olanların, sağlık personelinin, memurların ve gözaltına, sorgulamaya ya da her hangi bir yakalama, tutuklama ya da hapis işlemine bağlı olan her bireyin bakımına (tedavisine) katılabilen tüm kişilerin eğitim programlarının ayrılmaz parçası olmasını sağlayacaktır”<!--[if !supportFootnotes]-->[17]<!--[endif]-->
3.2. AGİK/AGİT’in İnsancıl Boyut Konferansı Moskova Toplantı Belgesi
“Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na katılan devletlerin temsilcileri, (…) AGİK’in izlenmesi çerçevesinde yapılan Viyana Toplantısı Kapanış Belgesi’nde yer alan AGİK’in insancıl boyutu konusundaki Konferansa ilişkin kurallar gereğince 10 Eylül-4 Ekim 1991 tarihleri arasında Moskova’da” toplanarak, 3 Ekim 1991 tarihinde belgeyi kabul etmişlerdir.
Anılan belgenin 20/4’üncü maddesine göre, “yargının bağımsızlığını geliştirmek için, katılan devletler, (…) yargıçların ve yasa uygulayıcılarının eğitim ve öğretimi, bunun yanı sıra, bağımsızlıklarına saygının ve kamusal yargı hizmetinin yansız işlemesinin güçlendirilmesini amaçlayan mevzuatın hazırlanması ve yasalaşması gibi alanlarda, süreklilik temelinde bir işbirliğine” gideceklerdir. 22’nci maddeye göre, “katılan devletler, yasa uygulayıcı personelin yetiştirilmesi sırasında, aşırı güç kullanma yasağı konusunda eğitilerek bilgilendirilmesini ve eğitimlerinde ilgili uluslararası ve iç hukuk davranış kurallarına yer verilmesini sağlamak üzere uygun önlemleri” alacaklardır. 42/3’üncü maddeye göre ise, “katılan devletler, eğitim programlarından sorumlu olan yetkili makamları tüm düzeydeki öğrenciler, özellikle hukuk (…) okullarındaki öğrenciler için insan haklarına ilişkin etkili program ve kurslar planlamaya (düzenlemeye) özendirecektir”<!--[if !supportFootnotes]-->[18]<!--[endif]-->
3.3. AGİK/AGİT’in 1994 Budapeşte Belgesi
Yeni Bir Çağda Bir Resmi Ortaklığa Doğru
6 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen Budapeşte Doruğu Bildirgesinin 20’nci maddesine göre “katılan devletler (…) işkence eylemlerine son vermek için, yasaların uygulanmasına ilişkin hizmetler ile güvenlik hizmetleri görevlilerinin eğitim ve yetiştirilmesiyle ilgili programlara, özel kurallar koymayı da üstlenirler.”<!--[if !supportFootnotes]-->[19]<!--[endif]-->
4. Avrupa Birliği belgeleri
Avrupa Birliği çerçevesinde, Katılım Ortaklığı Belgesinde, hem genel olarak kamu görevlileri, hem de yargı personeli için insan hakları eğitimi öngörülmüştür: “Yasaların uygulanmasından sorumlu olan kamu yetkililerine/görevlilerine yönelik yoğun insan hakları eğitimi, öteki ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliği yapılarak gerçekleştirilecektir.” “Yargının işleyiş ve etkinliğini geliştirmek amacıyla, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, özellikle Avrupa Birliği mevzuatı konusunda eğitimlerinin güçlendirilmesi öngörülmüştür. Bu eğitimin, insan haklarını da içermesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.” <!--[if !supportFootnotes]-->[20]<!--[endif]-->
AB müktesebatını üstlenmek için hem Katılım Ortaklığı Belgesinde belirtilmiş, hem de ülkemizce belirlenmiş olan öncelikli alanlarda kullanılacak mali ve beşeri kaynakları, gerçekleştirilecek kurumsal ve yönetsel reformları, AB müktesebatına uyum bağlamında çıkarılacak yasa ve yönetmelikleri ve bunlara ilişkin takvimi gösteren 2001 tarihli “AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı”, 2003 yılında gözden geçirilmiş ve program, “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’nın Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar” (2003/5930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı) ile birlikte 24 Temmuz 2003 tarih ve 25178 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<!--[if !supportFootnotes]-->[21]<!--[endif]-->
Ulusal programın siyasal ölçütler kısmında; hükümetin, ifade özgürlüğünün geliştirilmesine ve sürdürülmesine öncelik ve önem verdiği belirtilerek, sivil toplumun güçlenmesi ve demokratik yaşama katılımının desteklenmesine devam edileceği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede, ilgili mevzuatın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygunluk açısından gözden geçirilmesinin sürdürüleceği; işkence ve kötü muamele olaylarının önleneceği ve bu konuda sıfır hoşgörü gösterileceği, bu amaçla yürürlüğe konulan yasal ve yönetsel önlemlerin titizlikle uygulanacağı; kamu görevlilerinin insan hakları eğitimlerinin yoğunlaştırılacağı ve yaygınlaştırılacağı; demokratikleşme sürecinin temelini oluşturan yargı reformuna ağırlık verileceği; ceza ve tutukevlerinin koşullarına ilişkin önlemlerin etkili bir şekilde uygulanmasının sağlanacağı ifade edilmektedir.
Yasa uygulayıcılarının insan hakları eğitiminin yoğunlaştırılacağı ve yaygınlaştırılacağı; yargı mensupları ve kolluk kuvvetleri başta olmak üzere, kamu görevlilerinin insan hakları konusunda sürmekte olan eğitim programlarının yaygınlaştırılacağı ve özellikle AİHS ve AİHM içtihadı ile AB hukuku alanlarındaki eğitim programlarının Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ile işbirliği içinde geliştirileceği vurgulanmaktadır.
Devletin temel niteliklerinin başında gelen hukuk devleti ilkesinin evrensel hukuk değerlerini benimsemiş çağdaş toplumlardaki anlayışla ülkemizde de yerleştirilmesinin, adalet hizmetlerinin modern toplumun gereklerine uygun şekilde etkili hale getirilmesinin hükümetin bu alandaki en önemli hedefi olduğu, bu bağlamda gerçekleştirilecek yargı reformunun demokratikleşme sürecinin temelini oluşturduğu belirtilmekte; bu alanda öncelikli olarak, uygulamada yeknesaklığın sağlanması amacıyla, insan hakları, AİHS ve AİHM içtihadı konusunda yürütülen eğitim programlarının, yüksek mahkeme üyeleri dahil, tüm yargı mensuplarını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılarak sürdürüleceği vurgulanmaktadır. <!--[if !supportFootnotes]-->[22]<!--[endif]-->
AB Komisyonu tarafından, her yıl Konsey’in karar almasına temel teşkil eden ve aday ülkelerin tam üyelik yolunda gösterdiği ilerlemeleri içeren İlerleme Raporları yayımlanmaktadır. İlki 1998 yılında yayımlanan Türkiye’ye yönelik İlerleme Raporları’nda, esas olarak daha önce yayınlanan Katılım Ortaklığı Belgesi ile Ulusal Programda yer alan konularda kaydedilen ilerlemeler dile getirilmekte ve ilerlemelerin değerlendirilmesinde AB Komisyonu yetkilileri ile yılda bir kez yapılan alt komite toplantılarının sonuçları temel teşkil etmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[23]<!--[endif]-->
İlerleme Raporları, üç Kopenhag Kriteri’ni kapsayan üç temel bölümden oluşmaktadır: siyasi kriterler, ekonomik kriterler ve üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme yeteneği.<!--[if !supportFootnotes]-->[24]<!--[endif]-->
1998 yılı İlerleme Raporunda, Türkiye’de yargının işleyişini düzeltmek ve yargının bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla mevzuatın değiştirilmesine yönelik olarak hükümetçe bazı teklifler sunulduğu ve bunların hâlâ Meclis komisyonlarında beklediği belirtilmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[25]<!--[endif]-->
1999 yılı İlerleme Raporunda, hükümetin, yargıçlar ve Cumhuriyet savcıları için var olan eğitim programlarını geliştirme niyetini açıkladığı kaydedilerek; insan hakları alanında bilinç yükseltmeyi ve eğitimi geliştirmeyi amaçlayan bu girişimlerin çok önemli olduğu vurgulanmaktadır.
2000 yılı İlerleme Raporunda, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının eğitimiyle ilgili olarak, 1999 yılından bu yana, yargının etkinliği, alternatif hapis düzenlemeleri, insan hakları konuları ve genel olarak AT hukuku gibi konuları kapsayan çeşitli program ve etkinliklerin başlatıldığı, örneğin, AT hukuku konusunda, Yunanistan-Türkiye işbirliği çerçevesinde, Ekim 2000’de 150 kişi için 2 gün süren bir eğitim programının düzenlendiği belirtilmekte; Avrupa Konseyi ile yakın işbirliğinin yararlı olacağı insan hakları alanı başta olmak üzere, yargıçlar, Cumhuriyet savcıları ve diğer personel için eğitimin güçlendirilmesine yönelik ilave çabaların gerekli olduğu vurgulanmakta ve sanıkların işkence savında bulundukları davalarda nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda yargıçlar ve Cumhuriyet savcılarını eğitmenin özellikle önemli olduğu dile getirilmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[26]<!--[endif]-->
2001 yılı İlerleme Raporunda, güvenlik görevlilerini ve adalet personelini insan haklarıyla ilgili konularda bilinçlendirmek için bazı girişimlerin başlatıldığı, fakat bunların pratik etkisini değerlendirmek için henüz çok erken olduğu vurgulanmaktadır.
2002 yılı İlerleme Raporunda, adil yargılama, örgütlü suçlarla mücadele ve yeni Medeni Kanun gibi konularda eğitim programları devam ettiği, özellikle işkencenin önlenmesi ve ifade özgürlüğü konularında bölgesel seminerlerin düzenlendiği, iki bin yargıç ve Cumhuriyet savcısına adli tıp konusunda eğitim verildiği; adli yargı mensuplarına yönelik olarak, AİHM kararlarını konu alan ve Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi tarafından ortak düzenlenen bir eğitim programının, 2002 sonbaharında başlayacağı, Adalet Bakanlığının, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına yönelik olarak, Ankara’da başlayacak ve diğer illerde de devam edecek seminerler planlandığı belirtilmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[27]<!--[endif]-->
2003 yılı İlerleme Raporunda, resmi rakamlara atfen, 2002 ve 2003 yıllarında, Kasım 2001’de kabul edilen Türk Medeni Kanununun uygulanması konusunda 1.132, yasaların AB hukukuyla uyumlulaştırılması konusunda 731, insan hakları alanında 4.594, adli tıp uygulamaları alanında 350, cezai konular ve insan hakları alanında 519 yargıç ve Cumhuriyet savcısının eğitildiği; ayrıca uluslararası mülteci hukuku gibi başka uzmanlık konularında çok sayıda daha küçük eğitim faaliyetleri gerçekleştirildiği; yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, ayrıca noterler gibi başka adli görevlileri eğitmek için bir Adalet Akademisi kurulduğu; Ekim 2002’den sonra, yaklaşık 1.100 yargıç ve Cumhuriyet savcısının katılımıyla, değişik şehirlerde, “reform paketleri”nin uygulanması üzerine altı eğitim oturumunun düzenlendiği; Adalet Bakanlığı’nın, AİHM içtihatlarının Türkçe çevirisini içeren bir kılavuz kitap hazırlayıp yargıç ve Cumhuriyet savcılarına dağıttığı ve ayrıca, Adalet Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde, AİHM’nin bütün kararlarının yayımlandığı ifade edilmektedir.
2004 yılı İlerleme Raporunda, yüksek güvenliğin olduğu cezaevlerinde izolasyon ciddi bir sorun olmaya devam etmekle birlikte, cezaevi sisteminde iyileşmenin sürdüğü; infaz yargıçlarının eğitiminin halen yetersiz olduğu; İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, jandarma ve emniyet örgütündeki ilgili personele yönelik olarak insan hakları konusunda bir dizi eğitim programının gerçekleştirildiği; Adalet Akademisinin kurulduğu ve yargıçlar ile Cumhuriyet savcılarına yönelik uluslararası hukuk ve insan hakları konusundaki eğitimin yoğunlaştırıldığı; 2003-2004 döneminde, tüm yargıçlar ve Cumhuriyet savcılarının Avrupa Komisyonu-Avrupa Konseyi ortak girişimi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihat hukuku konusunda eğitim aldıkları belirtilmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[28]<!--[endif]-->
İKİNCİ BÖLÜM
Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının insan hakları eğitimi
Bu bölümde, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına adaylık döneminde verilen insan hakları eğitimi, asil olarak mesleğe atandıktan sonra verilen eğitimle birlikte hizmet içi eğitim kapsamında ele alınmaktadır.
1. Adaylık dönemi eğitimi
1.1. Adalet Bakanlığına verilen görevler
2992 sayılı ve 29.03.1984 tarihli, Adalet Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Yasa, Adalet Bakanlığının örgütlenme yapısını ve görevlerini düzenlemektedir. Anılan yasanın 20’nci maddesinde, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığının görevleri sayılmıştır. Buna göre, Eğitim Dairesi Başkanlığına,
a. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının eğitim planını hazırlamak, yayımlamak ve uygulanmasını takip etmek,
b. Bakanlık teşkilatı ile ilgili hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programlarını düzenlemek ve uygulamak,
görevleri verilmiştir.
Yasa metninde, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programlarını düzenlemek ve uygulamak görevleri, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı’na verilmişse de, yazından farklı olarak, uygulamada, hizmet öncesi eğitimden adaylık dönemi anlaşılmaktadır.
1.2. Türk Adalet Akademisine verilen görevler
23.07.2003 tarihli ve 4954 sayılı Türk Adalet Akademisi Kanununun 5’inci maddesinde, Akademinin görevleri sayılmıştır.
Anılan maddeye göre, Akademi,
Adli, idari ve askeri yargı hâkim ve savcıların... meslek öncesi ve meslek içi eğitimi ve gelişmesi için kurslar açmak; belli alanlarda uzmanlık programları, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek; sertifika ile değerlendirilecek eğitim ve öğretim programlarını uygulamak; hukuk ve adalet alanında ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları eğitim planlarının ve araştırma projelerinin yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olmak,
görevlerini yerine getirecektir. <!--[if !supportFootnotes]-->[29]<!--[endif]-->
Akademi; adli, yönetsel ve askeri yargı yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, meslek öncesinde ve meslek içinde yetişmeleri için Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile işbirliği yaparak, kalkınma planlarında belirtilen genel esaslara uygun olarak, kısa ve uzun vadeli eğitim ve öğretim planları hazırlar (md. 26).
Yasanın 28’inci maddesinde, adli ve yönetsel yargıda yargıç ve Cumhuriyet savcısı adaylığına atananların meslek öncesi eğitim süresi iki yıl olarak saptanmıştır. Bu süre, hazırlık eğitimi, staj dönemi ve son eğitim dönemi olmak üzere üç dönemi kapsar. Staj döneminin son altı ayında adaylar, yabancı dil eğitimi için yurt dışına gönderilebilirler. Bu dönemlerin süreleri, hazırlık eğitimi ve son eğitim döneminde adaylara öğretilecek konular, stajın yaptırılacağı yerler ve bunların süreleri, yabancı dil eğitimi için yurt dışına gönderilme yöntem ve esasları ile Yargıtay ve Danıştayda yapılma şekli ve eğitimden sayılmayan sürelerin ne suretle tamamlatılacağına dair konular yönetmelikle düzenlenecektir.
Yasa metnindeki “meslek öncesi eğitim”, adaylık döneminde verilen eğitim olarak hayata geçirilmektedir. Ayrıca, yasada, Akademiye meslek içi eğitim görevi de verilmişse de, meslek içi eğitim etkinliklerinin daha çok, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından yürütüldüğü görülmektedir.
1.3. Yönetmelikle verilen görevler
Adlî Yargı Hâkim ve Savcı Adayları İle İdari Yargı Hâkim Adaylarının Meslek Öncesi Hazırlık ve Son Eğitimlerinin Yaptırılmasına Dair Yönetmeliğin yasal dayanağı, 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 28’inci maddesidir.
Yönetmeliğin amacı 1’inci maddede, “adlî yargıda hâkim ve savcı adaylığına ve idari yargıda hakim adaylığına atananların meslek öncesi hazırlık ve son eğitimlerinin yaptırılmasına ilişkin yöntem ve esasları belirlemek” olarak ortaya konulmuştur.<!--[if !supportFootnotes]-->[30]<!--[endif]-->
Yönetmelik, adlî yargıda yargıç ve Cumhuriyet savcısı adaylığına ve yönetsel yargı yargıç adaylığına atananların meslek öncesi hazırlık ve son eğitim dönemlerinde öğretilecek konuları, eğitim sürelerini, eğitimin yapılacağı yer ve eğitimin yapılmasına ilişkin esasları kapsamaktadır (md. 2).
Yönetmeliğin 7 ve 8’inci maddelerinde, yönetsel yargı yargıç adaylarına ve adlî yargı yargıç ve Cumhuriyet savcısı adaylarına hazırlık eğitimi döneminde; insan hakları ve kamu özgürlükleri uygulamaları konularında ders, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler yoluyla eğitim verileceği öngörülmektedir.<!--[if !supportFootnotes]-->[31]<!--[endif]-->
Türkiye Adalet Akademisi Kanunu uyarınca, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının hizmet içi eğitimlerinin yürütülmesi görevi de Akademinin görevleri arasındayken, anılan yasaya dayanılarak çıkarılan yönetmelikle, sadece adaylık dönemi eğitimi belirlenmiştir.
2. Mesleğe atandıktan sonra verilen eğitim
2.1. Anayasal düzenleme
1982 Anayasasının 138’inci maddesinin ilk fıkrasına göre, yargıçlar; görevlerini yerine getirirken, Anayasaya, yasaya ve hukuka uygun olarak karar vereceklerdir. Anayasanın bu hükmünden de çıkarılabileceği gibi, yargıç önüne gelen uyuşmazlığın çözümünde sadece Anayasa veya ilgili yasa hükümlerinden yararlanmayacak, yazılı normlar şeklinde belirmese bile hukukun evrensel ilkelerini de esas alacaktır. Durum bu olunca; Anayasanın 138’inci maddesi, 90’ıncı maddesinin son fıkrası ile birlikte değerlendirildiğinde, yargıcın görevini yaparken yöntemine göre yürürlüğe konmuş uluslararası antlaşmaları da uygulayacağı ve hatta bir yasa hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşma arasında uyuşmazlık çıktığında uluslararası antlaşma hükmünü esas alacağı açıktır. Bu durumda, ulusal yargıcın kullanacağı hukuksal araçlar arasında Uluslararası İnsan Hakları Hukukunu saymak doğaldır. Böylece, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin kapsamları belirlenirken nasıl ulusal hukuk konuları kapsam içerisine alınıyorsa, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının görevlerini yerine getirirken kullanacakları Uluslararası İnsan Hakları Hukuku konuları da bu eğitim etkinlikleri içerisinde yer almalıdır.
Anayasasının 140’inci maddesinin 3’üncü fıkrasına göre, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının meslek içi eğitimleri ve diğer özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç güvencesi ilkelerine göre yasayla düzenlenecektir. Anayasanın bu hükmünde, “mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç güvencesi” ilkelerinden söz edildiğine göre, meslek içi eğitimle, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının mesleğe asil olarak atandıktan sonraki eğitimlerinin ilkelerinin kast edildiği anlaşılmaktadır. Zira yargıç adayları yargıç güvencesine sahip değillerdir. Böylece Anayasadaki “hizmet içi eğitim” teriminin, doktrinden farklı olduğu görülmektedir.
2.2. Hakimler ve Savcılar Kanunundaki düzenleme
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 1’inci maddesinde, yasanın amacı; “...adli ve yönetsel yargı yargıç ve Cumhuriyet savcılarının ...meslek içi eğitimlerini ...düzenlemek” olarak tanımlanmıştır.
Yasanın 119’uncu maddesinde, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının meslek içi eğitimlerinin; kurs, seminer, sempozyum ve konferanslar şeklinde olmak üzere, Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilecek esaslara göre yapılacağı öngörülmektedir
Hakimler ve Savcılar Kanunundaki düzenleme de, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının mesleğe asil olarak atanmalarının ardından verilecek eğitime ilişkindir. Bu yasada da, adaylık dönemi eğitimi içerilmemiştir.
2.3. Adalet Bakanlığına verilen görevler
Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile, Adalet Bakanlığının örgütlenme yapısı ve görevleri belirlenerek, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığına, Adalet Bakanlığı örgütü ile ilgili hizmet öncesi eğitim programlarını düzenleme ve uygulama görevi yanında, hizmet içi eğitim programları düzenleme ve uygulama görevi de verilmiştir.
Adalet Bakanlığına; hem adaylık döneminde ve hem de mesleğe asil olarak atandıktan sonra, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına verilecek eğitimi düzenlemek görevi verilmektedir. Yazındaki tanımdan farklı olarak, uygulamada, hizmet öncesi eğitim, adaylık öncesi dönemi içermemektedir.
2.4. Türk Adalet Akademisine verilen görevler
Türk Adalet Akademisi Kanununun 5’inci maddesinde, Akademinin görevlerinden bir kısmı; adli, yönetsel ve askeri yargı yargıç ve Cumhuriyet savcılarının meslek öncesi ve meslek içi eğitimi ve gelişmesi için kurslar açmak olarak belirlenmiştir.<!--[if !supportFootnotes]-->[32]<!--[endif]-->
Yasada, Akademiye meslek içi eğitim görevi de verilmiş olmakla birlikte, uygulamada, Türkiye Adalet Akademisi, daha çok, adaylık dönemi eğitimi vermektedir.
Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının mesleğe asil olarak atandıktan sonraki meslek içi eğitimleri, esas olarak, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu konuda, Türkiye Adalet Akademisi de görevli olmasına rağmen, Akademi, şimdilik sadece adaylık döneminde insan hakları eğitimi vermektedir. Eğitim Dairesi Başkanlığının insan hakları eğitimi etkinlikleri genellikle yurt içinde gerçekleştirilmesine rağmen, etkinliklerin bir kısmı da yargıç ve Cumhuriyet savcılarını yurt dışına göndermek şeklinde gerçekleşmektedir.
Sonuç
Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının insan hakları konusundaki eğitimine dayanak alınabilecek uluslararası belgeler incelendiğinde, bu belgelerden sadece birinin sözleşme olduğu, diğerlerinin ise bildirgeler, ilkeler ve tavsiye kararları şeklinde düzenlendiği görülmektedir. Ancak bu durum, anılan belgelerin önem ve değerini azaltmamaktadır. Anayasanın 138’inci maddesi gereği, yargıç, görevini yerine getirirken anayasa ve yasa hükümleri yanında hukuku da dikkate alacaktır. Aynı şekilde, yöntemine göre onaylanmış temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar, kendileriyle çatışan yasa kurallarına rağmen uygulanacaktır. (Anayasa md. 90/son) Bu anayasal kurallar doğrultusunda, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, iç hukukumuzla bütünleştirilmiş uluslararası insan hakları hukuku kurallarını da uygulayacakları dikkate alınınca, bu belgelerin önemi daha da belirginleşmektedir.
Ancak uygulamada, Türkiye’nin onayladığı insan haklarına ilişkin bütün uluslararası antlaşmaların, eğitim programlarına yansıtılamadığı görülmektedir. İnsan hakları eğitiminin kapsamının, çoğunlukla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile sınırlı olduğu gözlenmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları içerikli sözleşmelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden ibaret olmadığı dikkate alındığında, insan hakları eğitimi konusunda, bu yönüyle de eksiklikler olduğu açıktır.
K A Y N A K Ç A
Kitaplar - Makaleler
Gülmez, Mesut, (1994), “İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi”, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları, Ankara.
____________, (2001), “İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi - Egemenlik İnsanındır”, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları, Ankara.
____________, (2004), “Birleşmiş Milletler Sisteminde İnsan Haklarının Korunması”, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara.
____________, (2004), “Anayasa Değişikliği Sonrasında İnsan Hakları Sözleşmelerinin İç Hukuktaki Yeri ve Değeri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 54, s. 147-161.
Nursal Necati, (2002), “Uluslararası Cezaevi Standart Kuralları ve İlgili Sözleşmeler”, Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara.
Özden Yekta Güngör, Serim H. Bülent, (1997), “İnsan Haklarına ve Temel Özgürlüklerine İlişkin Uluslararası Sözleşmeler ve Bu Sözleşmelere Yer Veren Anayasa Mahkemesi Kararları”, Anayasa Mahkemesi Yayınları, Ankara.
Elektronik ortamdan yapılan aktarmalar
Adlî Yargı Hâkim Ve Savcı Adayları İle İdari Yargı Hakim Adaylarının Meslek Öncesi Hazırlık Ve Son Eğitimlerinin Yaptırılmasına Dair Yönetmelik
Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı,
http://www.edb.adalet.gov.tr/faalinsan.htm (24.10.2004)
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği,
Avrupa Birliği İletişim Projesi,
Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği,
Avrupa Konseyi,
http://www.coe.int/T/f/commissaire_d.h/unit%E9_de_communication/Commissaire/Mandat/Resolution(1999)50_T.asp ( 26.01.2005)
Telekomünikasyon Kurumu,
Türkiye Adalet Akademisi
MEVZUAT METİNLERİ.
Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, RG: 07.04.1984, 18365.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu, RG: 26.02.1983, 17971.
<!--[if !supportFootnotes]-->
<!--[endif]-->
Gülmez, 2004 a, 160.
Gülmez, 2004a, 154 .
Gülmez, 2001, 340.
Gülmez, 2004, 275, 276.
Özden ve Serim, 1997, 44.
Gülmez, 2004, 278.
Gülmez, 1994, 196.
Gülmez, 2001, 104, 105.
Nursal, 2002, 354
Gülmez, 2001, 346.
Gülmez, 2001, 349.
www.coe.int, 2004
<!--[if !supportFootnotes]-->[13]<!--[endif]--> Gülmez, 1994, 197, 198.
<!--[if !supportFootnotes]-->[14]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 117, 118.
<!--[if !supportFootnotes]-->[15]<!--[endif]--> Nursal, 2002, 87, 88.
<!--[if !supportFootnotes]-->[16]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 415, 416.
<!--[if !supportFootnotes]-->[17]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 438, 439.
<!--[if !supportFootnotes]-->[18]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 441, 442.
<!--[if !supportFootnotes]-->[19]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 443.
<!--[if !supportFootnotes]-->[20]<!--[endif]--> Gülmez, 2001, 122.